Turkish - English
Definition of şahsi̇yet in Turkish English dictionary
- şahsiyet
- {i} personality
- şahsiyet
- figure
She has a good figure.
-O iyi bir şahsiyete sahiptir.
- şahsiyet
- somebody
- şahsiyet
- personage
- şahsiyet
- someone
- şahsiyet
- personality " kişilik; personage
- şahsiyet
- individuality
- şahsiyet
- it
- şahsiyet
- personage, important person
- şahsiyet
- character
- hükmi şahsiyet
- juristic personality
- önemsiz şahsiyet
- nobody
- şahsiyet
- self
- şahsiyet
- selfhood
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of şahsi̇yet in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) Bir kimsenin kendisine mahsus ahvâli. Şahıs olma. Karakter sâhibi ve makbul bir insan olma
- şahsiyet
- Kişi; değerli kişi
- şahsiyet
- (Osmanlı Dönemi) kişilik, (kişi mânâsına da kullanılır. büyük bir şahsiyet, tanınmış şahsiyet cümlesinde olduğu gibi. )
- şahsiyet
- Kişilik, belirgin özellik
- şahsiyet
- Kişilik, belirgin özellik: "Ben birer şahsiyetleri olan bu yalıların çoğunu dostlarım gibi tanırım."- A. Ş. Hisar
- şahsiyet
- Kişi: "Artık okuyucular için mühim bir şahsiyet olmaya başlamıştım."- H. E. Adıvar
- hükmi şahsiyet
- Tüzel kişilik