She can hardly walk, let alone run.
- Koşmak şöyle dursun, neredeyse yürüyemiyor.
I don't like grilled fish, let alone raw fish.
- Çiğ balık şöyle dursun,ızgara balıktan hoşlanmam.
His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children.
- İki çocuğu şöyle dursun, karısı şimdi onun büyük babasına bakmak zorundaydı.
He has been to Europe, not to mention America.
- O, Amerika şöyle dursun, Avrupa'ya gitmedi.
He cannot afford to buy a car, much less a house.
- Evi şöyle dursun, onun araba almaya bile gücü yetmez.
The baby can't walk, much less run.
- Koşmak şöyle dursun, bebek yürüyemez.