ısıtma

listen to the pronunciation of ısıtma
Turkish - English
heat

Our dorm's heating system isn't working properly. - Bizim yurdun ısıtma sistemi düzgün çalışmıyor.

We have a good heating system. - İyi bir ısıtma sistemimiz var.

heating; warming
heating

This school has no heating. - Bu okulun ısıtması yok.

Our dorm's heating system isn't working properly. - Bizim yurdun ısıtma sistemi düzgün çalışmıyor.

warming
calefaction
warmup
ignition
warm up

Tom asked Mary to warm up some leftovers. - Tom Mary'den bazı artan yemekleri ısıtmasını rica etti.

calcination
ısıtmak
warm up
ısıtmak
warm

He blew on his fingers to make them warm. - Isıtmak için parmaklarına üfledi.

She blew on her hands to warm them. - Isıtmak için ellerine üfledi.

ısıtmak
heat

Induction cookers use magnets to directly heat pots and pans. - Indüksiyon ocakları doğrudan tencere ve tavalar ısıtmak için mıknatıslar kullanır.

By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it. - Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.

ısıtma kazanı
heating boiler
ısıtma bobini
heating inductor
ısıtma borusu
heating tube
ısıtma buharı
heating steam
ısıtma bujisi
glow plug
ısıtma bujisi
glow plug, heater plug
ısıtma ceketi
heating jacket
ısıtma elemanı
heating element
ısıtma eğrisi
heating curve
ısıtma geçidi
heating flue
ısıtma gücü
heating power
ısıtma hızı
heating rate
ısıtma kamarası
heating chamber
ısıtma kuvveti
heating power
ısıtma ocağı
hot plate
ısıtma serpantini
heating coil
ısıtma sistemi
heating system
ısıtma süresi
heating time
ısıtma sıcaklığı
heating temperature
ısıtma tesisatı
heating plant
ısıtma yüzeyi
heating surface
ısıtma, havalandırma ve klimalandırma
(Askeri) heating, ventilation, and air conditioning
ısıtmak
heat up
bireysel ısıtma
individual heating
elektrikli ısıtma
(Elektrik, Elektronik,Teknik) electric heating
izleyici ısıtma
postheating
tekrar ısıtma
reheat
yerden ısıtma
floor heating
ısıtmak
roast
ısıt
{f} warm

She warmed herself by the fire. - Kendisini ateşle ısıttı.

He warmed himself with a pocket heater. - O bir cep ısıtıcısı ile kendini ısıttı.

ısıt
make hot
ısıt
{f} warming

Tom is warming himself by the fire. - Tom ateşin yanında kendini ısıtıyor.

ısıt
{f} warmed

I warmed myself in the bath. - Ben banyoda kendimi ısıttım.

I warmed myself at the fire. - Ben kendimi ateşte ısıttım.

ısıt
warm up

Will you warm up the soup? - Çorbayı ısıtır mısın?

Tom asked Mary to warm up some leftovers. - Tom Mary'den bazı artan yemekleri ısıtmasını rica etti.

ısıt
{f} heat

4. Heat the sesame oil in the wok and melt the butter. - 4. Susam yağını wokta ısıtın ve tereyağını eritin.

Is the central heating warm enough in the winter? - Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu?

ısıt
{f} heated

Water evaporates when it is heated. - Su ısıtıldığında buharlaşır.

The house is heated by solar energy. - Ev güneş enerjisi ile ısıtılmaktadır.

ısıt
{f} heating

Our dorm's heating system isn't working properly. - Bizim yurdun ısıtma sistemi düzgün çalışmıyor.

This school has no heating. - Bu okulun ısıtması yok.

ısıt
heat up

Heat up the water until it boils. - Suyu kaynayıncaya kadar ısıt.

alev ısıtma bujisi
(Otomotiv) flame glow plug
birincil ısıtma
primary heating
blok ısıtma
block heating
buharla ısıtma
steam heat
buharlı ısıtma
steam heating
daldırmalı ısıtma
submerged heating
elektrikle ısıtma
electric heating
elektronik ısıtma
electronic heating
enine ısıtma
transverse heating
gazla ısıtma
gas heating
gazlı ısıtma
gas heating
gemi ısıtma
ship heating
geri ısıtma
backheating
grup ısıtma
(İnşaat,Teknik) group heating
hava ile ısıtma
air heating
havayı ısıtma
air heating
ikincil ısıtma
secondary heating
ilave ısıtma
supplementary heating
kesintili ısıtma
step heating
kesintili ısıtma
intermittent heating
koltuk ısıtma düğmesi
(Otomotiv) heated seat switch
konut ısıtma yakıtı
domestic heating fuel
kızgın sulu ısıtma
hot-water heating
merkezi ısıtma
district heating
motor ısıtma
warm-up run
otomatik ön ısıtma sistemi
APS
panel radyatörle ısıtma
panel heating
panel radyatörlü ısıtma
panel heating
panel ısıtma
panel heating
pano ile ısıtma
panel heating
primer ısıtma yüzeyi
primary heating surface
sekonder ısıtma yüzeyi
secondary heating surface
tabi ısıtma
natural heating
tabii sirkülasyonlu ısıtma
(Fizik,Teknik) gravity circulation heating
takoz ısıtma fırını
billet heating furnace
toplu ısıtma
block heating
yeniden ısıtma
reheating
yerel ısıtma
localized heating
ön ısıtma
preheat
ısıt
coke
ısıt
preheat

Afterward, bake in oven preheated to 350ºF for about 1 hour. - Daha sonra, önceden 175ºC'ta ısıtılmış bir fırında yaklaşık 1 saat boyunca pişir.

Bake in the preheated oven for 1 hour. - Önceden ısıtılmış fırında 1 saat pişir.

ısıtmak
to warm, warm up, heat, heat up. ısıtıp ısıtıp önüne koymak to keep bringing up, keep harping on (something)
ısıtmak
hot up
ısıtmak
to heat; to warm, to warm up
ısıtmak
fire
ısıtmak
hot
ısıtmak
give a warm
ısıtmak
toast
ısıtmak
chafe
Turkish - Turkish
Isıtma işi, teshin
Sıtma
Isıtma
teshin
Isıtmak
kızdırmak
Isıtmak
teshin etmek
Isıtmak
(Osmanlı Dönemi) İDFA'
buharlı ısıtma
Buharın taşıdığı ısıdan yararlanarak yapılan ısıtma
merkezi ısıtma
Merkeze bağlı ortak ısıtma sistemi
ısıtmak
Çekici, olumlu, hoş bir duruma getirmek
ısıtmak
Sıcak duruma getirmek
ısıtmak
Sıcak duruma getirmek: "Bak buraya, dedim, mangalda çay var, istersen ısıtır, içersin."- M. Ş. Esendal. Çekici, olumlu, hoş bir duruma getirmek: "Orada kapkaranlık, soğuk geceleri ısıtan bir aydınlık vardı."- S. F. Abasıyanık
ısıtma
Favorites