üncü

listen to the pronunciation of üncü
Turkish - English

Definition of üncü in Turkish English dictionary

ün
fame

The architect achieved worldwide fame. - Mimar dünya çapında ün kazandı.

He won fame as a novelist. - Romancı olarak ün kazandı.

ün
reputation

Tom has a very bad reputation around town. - Tom şehrin civarında çok kötü bir üne sahiptir.

He has a reputation for taking a long time to make a decision. - Geç karar vermesiyle ünlüdür.

ün
{i} kudos
ün
{i} celebrity

Mary enjoys being a celebrity. - Mary bir ünlü kişi olmaktan hoşlanır.

Who's your favorite celebrity? - Senin en sevdiğin ünlü kimdir?

ün
note

She is a noted singer. - O, ünlü bir şarkıcıdır.

To my surprise, the noted psychologist was accused of a kidnapping. - Benim için sürpriz oldu, ünlü psikolog çocuk kaçırmakla suçlandı.

ün
voice
ün
sound

The Anglophones always complained about the vowels /a e i o u/ in artificial languages. Those sounds are used because most other sounds other people cannot pronounce. - Anglofonlar her zaman yapay dillerdeki ünlü seslerden/aeiou/ şikâyet ettiler. Bu sesler diğer insanların telaffuz edemedikleri diğer birçok seslerden dolayı kullanılırlar.

ün
repute

This is a true story. A woman was admitted to a reputed obstetrics clinic to give birth. - Bu gerçek bir hikaye. Bir kadın, doğurmak için ünlü bir kadın-doğum kliniğine yatırıldı.

ün
glory
ün
eminence
ün
distinction
ün
name

My wardrobe has four doors and two mirrors. It was manufactured by a Swedish company, whose name contains three vowels and a consonant. - Gardrobumun dört kapısı ve iki aynası var. Adı, üç sesli harf ve bir ünsüz içeren bir İsveç şirketi tarafından üretildi.

All the streets in this area are named after famous people. - Bu bölgedeki tüm sokaklar ünlü kişilerin adını taşır.

ün
prominence
ün
renown

A renowned tactician, Christopher Columbus once downed an entire pirate fleet by stealing all of their fruits and vegetables, thus giving them scurvy. - Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti,

She has international renown as a painter. - O bir ressam olarak uluslararası üne sahiptir.

ün
{i} rep

Many scientists have the reputation of being eccentric. - Çok sayıda bilim adamı eksantrik olma ününe sahiptir.

Tom has a reputation of never listening to anybody's advice. - Tom kimsenin tavsiyesi asla dinlemeyen bir üne sahiptir.

ün
fame, reputation, repute, celebrity, glory, name, renown, character " şöhret, şan, nam; voice, sound" ses
ün
fame, reputation
ün
laurels
ün
voice, sound
ün
report
ün
prestige
ün
bays
ün
bay
ün
record

You can tell this is college radio. First of all, they actually play records; secondly, they keep playing them at the wrong speed. - Bunu üniversite radyosunda anlatabilirsin. Her şeyden önce onlar aslında kayıtları çalarlar; ikinci olarak onları yanlış hızda çalmaya devam ederler.

Sami was falsifying his university records. - Sami üniversite kayıtlarını tahrif ediyordu.

ün
honor

The college bestowed an honorary degree on him. - Üniversite ona fahri doktora unvanı verdi.

She is an honor to our college. - O bizim üniversite için bir onurdur.

Turkish - Turkish

Definition of üncü in Turkish Turkish dictionary

Ün
nam
ün
Ses
ün
Ses, haber, bilgi
ün
İyi bir nitelikte bilinip tanınmış olma durumu, şöhret, şan, nam
ün
Ses. İyi bir nitelikte bilinip tanınmış olma durumu, şöhret, şan, nam: "O kadar ünü ve başarıyı yakıştıramamıştı bu yüze."- T. Buğra