I don't have a prejudice against foreign workers.
- Yabancı işçilere karşı bir önyargım yok.
His opinion is free from prejudice.
- Onun görüşü önyargısızdır.
She has a strong bias against abstract painting.
- Onun soyut resme karşı güçlü bir önyargısı var.
Tom seems to be biased.
- Tom önyargılı görünüyor.
We should not be influenced in our decisions by our prejudices.
- Kararlarımızda önyargılarımızdan etkilenmemeliyiz.
Your prejudices are showing.
- Önyargılarınız gösteriyor.