ölçme

listen to the pronunciation of ölçme
Turkish - English
measurement
gauging
mensural
mensuration
surveying
measuring

The thermometer is an instrument for measuring temperature. - Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır.

I wonder how a government would go about measuring gross national happiness. - Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.

survey
metage
quantification
arithmetic
ölçmek
measure

Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques. - Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.

We want to measure your temperature. - Sıcaklığını ölçmek istiyoruz.

ölçmek
{f} gauge
ölçme aleti
gauge
ölçme bilimi
metrology
ölçme hassaslığı
accuracy of measurement
ölçme makinesi
measuring machine
ölçme masdarı
gauger
ölçme savağı
notched weir
ölçme zinciri
chain
ölçme zinciri
gunter's chain
ölçme zinciri ile ölçmek
chain
ölçmek
{f} evaluate
ölç
quantify
ölçmek
quantify
analog ölçme aygıtı
(Bilgisayar) analogue measuring instrument
analog ölçme aygıtı
(Bilgisayar,Teknik) analog measuring instrument
ivme ölçme aleti
accelerometer
mesafe ölçme cihazı
(Havacılık) distance measuring equipment
nicel ölçme
(Bilgisayar,Teknik) quantitative measurement
nitel ölçme
(Bilgisayar,Teknik) qualitative measurement
sertlik ölçme
hardness measurement
sertlik ölçme aygıtı
hardness tester
tansiyon ölçme aleti
(Tıp) sphygmomanometer
tansiyon ölçme cihazı
(Tıp) tension measuring device
uzunluk ölçme
length measurement
ölçmek
qualify
ölçmek
(Havacılık) quality
ölçmek
test
ölçmek
plumb
ölç
{f} measure

We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam. - Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.

There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive. - Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.

ölç
admeasure
ölç
{f} measured

We measured the depth of the river. - Nehrin derinliğini ölçtük.

The value of a good education cannot be measured in terms of money. - İyi bir eğitimin değeri para cinsinden ölçülemez.

ölç
{f} measuring

ׁWe're measuring the depth of the river. - Biz nehrin derinliğini ölçüyoruz.

I wonder how a government would go about measuring gross national happiness. - Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.

ölç
{f} gauge

He wears a 6 gauge earring. - O bir 6 ölçü küpe takıyor.

This test will gauge your reading comprehension. - Bu test senin okuma kavrayışını ölçecek.

ölçmek
weight
ölçmek
admeasure
ölçmek
size up
tansiyon ölçme
blood pressure
ölçmek
clock
ölçmek
guage
analog ölçme aleti
(Bilgisayar,Teknik) analog measuring equipment
derinlik ölçme
sounding
genişletilmiş yankı ölçme
(Askeri) extended echo ranging
gerilme ölçme aleti
stress gage
hacim ölçme
volumetric analysis
hacim ölçme ile ilgili
volumetric
iletken ölçme pili
conductivity cell
insan vücudunu ölçme bilimi
anthropometry
katı nesnelerin oylumunu ölçme aleti
stereometry
mesafe ölçme sistemi
(Askeri) range finder system
meyil ölçme aleti
(Havacılık) clinometer
nem ölçme
hygrometry
nemli hava ölçme bilgisi
(Gıda) psychrometry
poligon usulü ölçme
traverse survey
sesle ölçme
(Askeri) sound ranging
sıkılık ölçme aleti
sounding device
uzunluk ölçme sistemi
linear measure
viskozite ölçme aleti
(Otomotiv) viscosimeter
yağ ölçme çubuğu
dipstick
yükseklik ölçme
hypsometry
zaman ölçme bilimi
horology
ölç
moderate

My grandfather does moderate exercise every morning, which is why he is strong and healthy. - Büyükbabam her sabah ölçülü egzersiz yapar, güçlü ve sağlıklı olmasının nedeni budur.

Moderate exercise is good for your health. - Ölçülü egzersiz sağlığınız için iyidir.

ölç
benchmark
ölçmek
to weigh (one's words). ölçüp biçmek to think about (something) very carefully, look at (something) from all angles, weigh up all the pros and cons of (a matter)
ölçmek
gage
ölçmek
meter
ölçmek
to measure, to gauge; to consider, to weigh
ölçmek
mete
ölçmek
survey
ölçmek
take

I want to take your temperature. - Ben senin ateşini ölçmek istiyorum.

ölçmek
(arazi) perambulate
ölçmek
(uzaklık) take the range
ölçmek
to evaluate, measure the worth of
ölçmek
(derinlik) plumb
ölçmek
shoot
Turkish - Turkish
Ölçmek işi
(Osmanlı Dönemi) TEŞBİR
(Osmanlı Dönemi) KEYL
girişim ölçme
İki veya daha fazla dalga hareketini ölçme işi
renk ölçme
Sıvıların, dağıtıcı yüzeylerin, canlıların vb.nin renklilik derecesini ölçme, kolorimetri
Ölçmek
(Osmanlı Dönemi) MEKÎL
ölçmek
En, boy, hacim, süre gibi nicelikleri kendi cinslerinden seçilmiş bir birimle karşılaştırıp kaç birim geldiklerini belirtmek: "Dükkânda arşınla kumaş ölçmekle ömür çürütemeyeceğimi söyledim."- N. Cumalı
ölçmek
Aşırı olmamasına dikkat etmek, kontrol etmek
ölçmek
En, boy, hacim, süre gibi nicelikleri kendi cinslerinden seçilmiş bir birimle karşılaştırıp kaç birim geldiklerini belirtmek
ölçmek
Aşırı olmamasına dikkat etmek, kontrol etmek: "Behiç cesaretini ölçtüğü zaman kendisini oldukça kuvvetli buldu."- P. Safa
ölçme
Favorites