çocuklarım

listen to the pronunciation of çocuklarım
Turkish - English
kids
third-person singular of kid
plural of kid
çocuk
kid

You think that TV is bad for kids? - TV'nin çocuklar için kötü olduğunu düşünüyor musun?

When I was a kid, I used to think that fairy floss and clouds were alike. - Çocukken pamuklu şekerin ve bulutların benzer olduklarını düşünürdüm.

çocuk
child

It is dangerous for children to play in the street. - Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.

Larry Ewing is married and the father of two children. - Larry Ewing evli ve iki çocuk babasıdır.

çocuklarım ile beraberim
I am with my children
çocuk
{i} baby

Tom wasn't able to find a babysitter on such short notice. - Tom öylesine kısa sürede bir çocuk bakıcısı bulamadı.

Mother asked the babysitter to watch the children. - Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.

çocuk
children

According to the CRC, all people under 18 are considered to be children. - ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.

It is dangerous for children to play in the street. - Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.

çocuk
(ısk.) bairn
çocuk
fairy

They are fairy tales for children. - Onlar çocuklar için masallardır.

When I was a kid, I used to think that fairy floss and clouds were alike. - Çocukken pamuklu şekerin ve bulutların benzer olduklarını düşünürdüm.

çocuk
juvenile

Isn't that a little juvenile? - O küçük bir çocuk değil mi?

The increase in juvenile delinquency is a serious problem. - Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.

çocuk
kid's

This park is a little kid's paradise. - Bu park küçük çocukların cennetidir.

çocuk
bairn
çocuk
dandiprat
çocuk
enfant
çocuk
bantling
çocuk
mite
çocuk
bambino
çocuk
chick

Chicken pox is a common childhood illness. - Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.

Chicken pox is a common sickness in children. - Su çiçeği çocuklarda yaygın bir hastalıktır.

çocuk
(deyim) the small fry
çocuk
(Latin) infantia
çocuk
stripling
çocuk
encumbrance
çocuk
youngster
Çocuk
childrens
Çocuk
paediatric
çocuk
kinder

The kindergarten children were walking hand in hand in the park. - Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.

Kindergarten children act better than Tom and his friends do. - Anaokulu çocukları Tom ve arkadaşlarının yaptığından daha iyi hareket eder.

çocuk
children's
Çocuk
(Tıp) offspring
çocuk
junior

Tom and Mary had a child and called him Tom Junior. - Tom ve Mary'nin bir çocukları vardı ve ona Tom Junior adını verdiler.

çocuk
son

The boy singing a song is my brother. - Şarkı söyleyen çocuk benim erkek kardeşimdir.

The boy standing over there is my son. - Orada duran çocuk benim oğlumdur.

çocuk
childish. Ç
çocuk
(erkek) nipper
çocuk
child, infant
çocuk
infant

I'm instinctively bad with children and infants. - Çocuklara ve bebeklere içgüdüsel olarak kötü davranıyorum.

There have been several cases of infantile paralysis. - Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.

çocuk
child, chit, youngster, kid; infant; kid, boy, childish person; childish, infantile
çocuk
moppet
çocuk
seed

The children collect seeds of various shapes and colours. - Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.

çocuk
brat

Tom is a spoiled little brat. - Tom şımarık küçük bir çocuk.

You're acting like a spoiled brat. - Bir şımarık çocuk gibi davranıyorsun.

çocuk
infantile

There have been several cases of infantile paralysis. - Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.

çocuk
chit
çocuk
progeny
çocuk
spoil

Don't spoil the children. - Çocuklara yüz verip şımartma.

A child is spoiled by too much attention. - Çocuk çok fazla ilgi ile şımarır.

çocuk
kiddie
çocuk
creche
çocuk
infantine
çocuk
encumber