çocuğu

listen to the pronunciation of çocuğu
Turkish - English

Definition of çocuğu in Turkish English dictionary

çocuk
kid

Please pass it to the other kids. - Lütfen onu diğer çocuklara uzat.

My mother died when I was a kid. - Annem ben çocukken öldü.

çocuk
child

It is dangerous for children to play in the street. - Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.

He gathered his children around him. - O, çocuklarını kendi etrafına topladı.

muhallebi çocuğu
tenderfoot
çocuğu memeden kesmek
to wean the child
çocuğu koymak
to knock sb up
çocuğu olmadan ölmek
die childless
çocuğu olmadan ölmek
die without issue
çocuğu olmak
to have a child
çocuğu olmak
be sired by
çocuğu olmayan
childless
orospu çocuğu
son of a bitch! [sl.]
çocuk
{i} baby

Mother asked the babysitter to watch the children. - Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.

Tom wants Mary to babysit his children. - Tom, Mary'nin çocuklarına bakıcılık yapmasını istiyor.

çocuk
children

He gathered his children around him. - O, çocuklarını kendi etrafına topladı.

It is dangerous for children to play in the street. - Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.

çocuk
(ısk.) bairn
süt çocuğu
1. nursing infant, unweaned baby. 2. naïve, inexperienced person, babe in the woods
çocuk
fairy

They are fairy tales for children. - Onlar çocuklar için masallardır.

Children like fairy tales. - Çocuklar peri masallarını severler.

orospu çocuğu
son of a bitch

I'm the mother of a son of a bitch. - Ben bir orospu çocuğunun annesiyim.

çocuk
juvenile

The increase in juvenile delinquency is a serious problem. - Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.

Isn't that a little juvenile? - O küçük bir çocuk değil mi?

mahalle çocuğu
urchin
sokak çocuğu
(Konuşma Dili) throwaway
sokak çocuğu
dead-end kid
sokak çocuğu
titi
sokak çocuğu
street child
teyze çocuğu
cousin
çocuk
kid's

This park is a little kid's paradise. - Bu park küçük çocukların cennetidir.

çocuk
bairn
çocuk
dandiprat
çocuk
enfant
çocuk
bantling
çocuk
mite
çocuk
bambino
çocuk
chick

I had chicken pox as a kid. - Ben bir çocukken suçiçeği geçirdim.

Chicken pox is a common sickness in children. - Su çiçeği çocuklarda yaygın bir hastalıktır.

çocuk
(deyim) the small fry
çocuk
(Latin) infantia
çocuk
stripling
çocuk
encumbrance
çocuk
youngster
kız çocuğu
girls

Many boys and girls were present. - Birçok erkek ve kız çocuğu vardı.

Mary is smarter than most girls her age. - Mary onun yaşındaki çoğu kız çocuğundan daha zekidir.

Çocuk
childrens
Çocuk
paediatric
çocuk
kinder

When she was in kindergarten, all the boys used to call her princess. - O, anaokulundayken, bütün erkek çocukları ona prenses derdi.

The kindergarten children were walking hand in hand in the park. - Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.

çocuk
children's
amca çocuğu
german cousin
amca çocuğu
paternal cousin
amca çocuğu
first cousin
cumartesi çocuğu
slang bastard
diskotek çocuğu
slang a boy who is studying at a foreign or private school
erkek çocuğu ayakkabısı görmek istiyorum
I would like to see a pair of boy's shoes
erkek çocuğu için ilgi çekici bir oyuncak arıyorum
I would like an interesting game for a boy
kucak çocuğu
babe in arms
kundak çocuğu/taki çocuk
a babe in arms
köprü altı çocuğu
homeless child, street Arab
mahalle çocuğu
gamin, urchin, street Arab
mektep çocuğu
1. schoolboy; schoolgirl. 2. slang rank beginner, greenhorn
muhallebi çocuğu
Molly
muhallebi çocuğu
cissy
muhallebi çocuğu
jellyfish
muhallebi çocuğu
(Konuşma Dili) milksop, namby-pamby, mama's boy
muhallebi çocuğu
sissy
muhallebi çocuğu
milksop
muhallebi çocuğu
mollycoddle
okul çocuğu
schoolchild

As it is now, many schoolchildren own a dictionary but don't really know what to do with it. - Şimdi olduğu gibi birçok okul çocuğu bir sözlüğe sahiptir ama onunla ne yapacaklarını gerçekten bilmiyorlar.

sokak çocuğu
gamin
sokak çocuğu
guttersnipe
sokak çocuğu
street Arab, gamin, urchin
sokak çocuğu
dead end kid
sokak çocuğu
urchin

Tom is a street urchin. - Tom bir sokak çocuğu.

sokak çocuğu
foundling
sokak çocuğu
street urchin

Tom is a street urchin. - Tom bir sokak çocuğu.

sokak çocuğu
street Arab, street urchin, urchin
süt çocuğu
suckling
süt çocuğu
nursling
süt çocuğu
nurseling
teyze çocuğu
first cousin
teyze çocuğu
german cousin
torun çocuğu
great grandchild
vaftiz çocuğu
godchild
zengin bir ailenin çocuğu olarak doğmak
be born into a rich family
Çocuk
(Tıp) offspring
çiçek çocuğu
flower child
çocuk
junior

Tom and Mary had a child and called him Tom Junior. - Tom ve Mary'nin bir çocukları vardı ve ona Tom Junior adını verdiler.

çocuk
son

The boy singing a song is my brother. - Şarkı söyleyen çocuk benim erkek kardeşimdir.

His wife bore him two daughters and a son. - Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu

çocuk
childish. Ç
çocuk
(erkek) nipper
çocuk
child, infant
çocuk
infant

They attributed the low death rate of infants to the progress of medicine. - Onlar çocuklarla ilgili düşük ölüm oranını tıbbın ilerlemesine bağladı.

I'm instinctively bad with children and infants. - Çocuklara ve bebeklere içgüdüsel olarak kötü davranıyorum.

çocuk
child, chit, youngster, kid; infant; kid, boy, childish person; childish, infantile
çocuk
moppet
çocuk
seed

The children collect seeds of various shapes and colours. - Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.

çocuk
brat

You shouldn't allow your son to act like a selfish brat. - Oğlunun bencil bir çocuk gibi davranmasına izin vermemelisin.

Tom is a spoiled little brat. - Tom şımarık küçük bir çocuk.

çocuk
infantile

There have been several cases of infantile paralysis. - Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.

çocuk
chit
çocuk
progeny
çocuk
spoil

Don't spoil the children. - Çocuklara yüz verip şımartma.

I don't like spoiled children. - Ben şımarık çocukları sevmem.

çocuk
kiddie
çocuk
creche
çocuk
infantine
çocuk
encumber
Turkish - Turkish

Definition of çocuğu in Turkish Turkish dictionary

okul çocuğu
Öğrenci
Çocuk
küçük
çocuk
(Lehçe, Diyalekt) velet
bayram çocuğu
Bayram günü doğmuş çocuk
bayram çocuğu
Bayram dolayısıyla süslenmiş, donatılmış, sevinçli çocuk
kucak çocuğu
Yürüyemeyen, kucakta gezdirilen çocuk
köprü altı çocuğu
Kimsesiz ve gideceği yeri olmayan kişiler için kullanılır
mektep çocuğu
Öğrenci, okul çocuğu
mektep çocuğu
Acemi, toy
muhallebi çocuğu
Nazlı büyütülmüş çocuk
orospu çocuğu
Serseri, haylaz, hinoğluhin, hilekâr, kalleş, orostopol
sokak çocuğu
Genellikle vaktini sokaklarda geçirip eğitimden yoksun kalmış çocuk
sünnet çocuğu
Sünnet edilmiş veya edilecek çocuk
süt çocuğu
Sütle beslenen çocuk
zamane çocuğu
Çok bilmiş, akıllı çocuk
Çocuk
uşak
Çocuk
(Hukuk) TIFL
Çocuk
zürriyet
Çocuk
enik
çocuk
Belli bir işte yeteri kadar tecrübesi ve yeteneği olmayan kimse
çocuk
Küçük yaştaki oğlan veya kız: "Çocuğun bir sütninesi vardı."- R. H. Karay
çocuk
Genç erkek
çocuk
İnsan
çocuk
Küçük yaştaki oğlan veya kız
çocuk
Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse
çocuk
Soy bakımından oğul veya kız, evlat: "Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış."- B. R. Eyuboğlu
çocuk
Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi
çocuk
Bebeklik çağı ile erginlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan
çocuk
Büyüklere yakışmayacak biçimde düşüncesizce davranan kimse
çocuk
Bebeklik çağı ile erginlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan: "Çocuk köşeyi dönerken ana arkasından su içmeye gitti."- B. R. Eyuboğlu
çocuk
Soy bakımından oğul veya kız, evlât