I'd like a double room.
- Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
Justice in this country is a bit of a double standard: there is the justice of the poor and the justice of the rich.
- Bu ülkede adalet biraz çifte standartlıdır: fakirlerin adaleti ve zenginlerin adaleti.
I want to buy a pair of ski boots.
- Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
Father bought me a pair of gloves.
- Babam bana bir çift eldiven aldı.
The young couple fell in love with each other very soon.
- Genç çift çok kısa sürede birbirlerine âşık oldu.
The young couple went to Kyoto for fun.
- Genç çift, eğlenmek için Kyoto'ya gitti.
I think we're even now.
- Sanırım biz şimdi çiftiz.
Even a (traditional Korean) straw shoe belongs to a pair. (literal)
- Bir geleneksel Kore saman ayakkabısı bile bir çifte aittir.
Tom has dual citizenship.
- Tom'un çifte vatandaşlığı var.
I have dual citizenship.
- Benim çifte vatandaşlığım var.
Tom caught a couple of large trout yesterday.
- Tom dün bir çift büyük alabalık yakaladı.
All Tom wanted was for Mary to play a couple of tunes on her ukulele.
- Tom'un bütün istediği Mary'nin ukelede bir çift melodi çalmasıydı.
I want to buy a pair of ski boots.
- Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
A pair of leather gloves is a must when you work with these machines.
- Bu makinelerle çalıştığında bir çift deri eldiven bir zorunluluktur.
We invited ten couples to the party.
- On çifti partiye davet ettik.
My parents also have a farm.
- Ebeveynlerimin de bir çiftliği var.
I'd like a twin room, please.
- Çift yataklı bir oda istiyorum lütfen.
Duplicates of this sentence have been deleted.
- Bu cümlenin çiftleri silindi.
They're like a married couple.
- Onlar evli bir çift gibi.
More and more married couples share household chores.
- Gittikçe artan sayıda evli çift ev işlerini paylaşıyor.
Sami and Layla were an ambitious young couple.
- Sami ve Leyla hırslı bir genç çiftti.
He works on the farm from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çiftlikte çalışıyor.
The farmer rose at sunrise and worked till sunset.
- Çiftçi gün doğumunda kalktı ve gün batımına kadar çalıştı.