çalkalama

listen to the pronunciation of çalkalama
Turkish - English
churning
rinse

I need to rinse my mouth. - Ağzımı çalkalamalıyım.

sieving (grain) (by shaking it)
rinsing (dishes, one's mouth)
shaking, shake, agitating, agitation
swash
swill
wriggle
agitation
upsetting, turning (one's stomach). çalkama ayran shaken or churned ayran
shaking up; beating; whipping; churning
(a woman's) wiggling (her hips); (a belly dancer's) wiggling (her stomach)
rinsing
tossing (something) about
whip
çalkalamak
{f} shake
çalkalama banyosu
rinsing bath
çalkalama makinesi
rinsing machine
çalkalama suyu
rinsing water
çalkalamak
churn
çalkalamak
rinse off
çalkalamak
toss about
çalkalamak
stir
çalkalamak
wash out
çalkalamak
churn up
çalkalamak
whip
çalkalamak
flush
çalkalamak
rinse
çalkala
{f} flush
çalkala
churn up
çalkala
rinse off
çalkalamak
agitate
çalkalamak
beat
çalkalamak
jiggle
çalkalamak
{f} rouse
çalkala
flushed
çalkala
beat up
çalkala
agitate

The market was agitated. - Pazar çalkalanıyordu.

kokteyl çalkalama kabı
cock shaker
çalkala
rinseoff
çalkala
churning
çalkalamak
to upset, turn (one's stomach)
çalkalamak
swill
çalkalamak
whip up
çalkalamak
(for a brooding hen) to rotate (her eggs)
çalkalamak
to sieve (grain) (by shaking it)
çalkalamak
to shake, agitate
çalkalamak
shake up
çalkalamak
to rinse (dishes, one's mouth)
çalkalamak
swash
çalkalamak
slosh
çalkalamak
swill out
çalkalamak
(for a woman) to wiggle (her hips); (for a belly dancer) to wiggle (her stomach)
çalkalamak
to shake, to agitate; to rinse; (yumurta, vb.) to beat, to whip
çalkalamak
rinse out
çalkalamak
to toss (something) about
çalkalamak
to shake up; to beat; to whip; to churn
çalkalamak
toss
çalkalamak
gargle
Turkish - Turkish
Çalkalamak işi
Çalkalamak
çalkamak
çalkalamak
Tahılı sarsarak kalburdan geçirmek, elemek
çalkalamak
Sudan sarsarak geçirmek veya içinden suyu çarparak geçirmek yolu ile bir şeyi temizlemek
çalkalamak
Vücudun bir yerini sürekli oynatmak: "Aşağıdan yavrum, aşağıdan diye göbek çalkalıyordu."- O. C. Kaygılı
çalkalamak
Kuluçka yumurtalarını çevirmek
çalkalamak
Sulu bir şeyi sarsarak veya çırparak karıştırmak: "Fincanını çalkalayıp çalkalayıp diker, dibinde hiç telve bırakmamacasına!"- A. İlhan
çalkalamak
Sağlığının bozulmasına yol açmak
çalkalamak
Vücudun bir yerini sürekli oynatmak
çalkalamak
Sulu bir şeyi sarsarak veya çırparak karıştırmak
çalkalamak
İçinde bir şey bulunan bir nesneyi sarsarak sallamak: "Kahvelerde zar çalkalayan avuçlar görüyorum."- Y. Z. Ortaç
çalkalamak
İçinde bir şey bulunan bir nesneyi sarsarak sallamak
çalkalamak
Çevirmek
çalkalama
Favorites