The pompous professor was full of his own self-importance.
- Fiyakacı profesör kendini beğenmişlikle doluydu.
Tom is pompous and arrogant.
- Tom kendini beğenmiş ve kibirli.
You have to hold back.
- Kendini tutmak zorundasın.
One cannot defend oneself against stupidity.
- Biri kendini aptallığa karşı savunamaz.
There is a vast difference between being able to make oneself understood in English and mastering the English language perfectly.
- Kendini İngilizce olarak ifade edebilmek ve İngiliz dilini mükemmel şekilde öğrenmek arasında çok büyük bir fark var.
You will hurt yourself if you're not careful.
- Eğer dikkatli olmazsan, kendini inciteceksin.
It's good to put yourself in someone else's place now and then.
- Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.
She is a snotty child.
- O kendini beğenmiş bir çocuk.