(kendini)

listen to the pronunciation of (kendini)
Englisch - Türkisch
dar açı geom. acute angle
kendini gizlemek
Hide oneself
Türkisch - Türkisch

Definition von (kendini) im Türkisch Türkisch wörterbuch

Kendini gerçekleştiren kehanet
'Sakınan göze çöp batar, kırk gün deli dersen deli olur, ben sana demiştim.' türünden ifadelerle anlatılan şey. Kendini gerçekleştiren bir beklenti veya inanç; bir insan veya grup hakkındaki beklentilerin, bu beklentilerin gerçekleşmesine yol açma süreci; gerçek olduğuna inanılan şeylerin gerçekleşmesi. Bu süreçte kişi örneğin a) başka bir insanın nasıl davranacağına ilişkin bir beklentiye girer; b) o insana karşı bu beklentiye uygun bir tutum sergiler; ve c) söz konusu insan, onun bu tutumuna denk düşen davranışlar geliştirir. Böylece başlangıçta gerçekliği olmayan bir şey gerçekleşmiş olur. Bu terim özellikle sosyal psikolojide ağırlıklı bir öneme sahiptir ve her türlü bireylerarası etkileşimde kendini gösterebilir. Örneğin bazı insanların suç işleyebileceği beklentisi ve onlara karşı suçluymuş gibi davranılması sonucunda onlar da kendilerini suçlu olarak görecek ve her türlü suç davranışına girme eğilimi gösterecektir
Türkisch - Englisch

Definition von (kendini) im Türkisch Englisch wörterbuch

kendini beğenmiş
pompous

Tom is pompous and arrogant. - Tom kendini beğenmiş ve kibirli.

The pompous professor was full of his own self-importance. - Fiyakacı profesör kendini beğenmişlikle doluydu.

kendini ezdiren ve şikâyetçi olmayan kimse
doormat
kendini tutmak
hold back

You have to hold back. - Kendini tutmak zorundasın.

kendi kendini imha etmek
destruct
kendini
oneself

There is a vast difference between being able to make oneself understood in English and mastering the English language perfectly. - Kendini İngilizce olarak ifade edebilmek ve İngiliz dilini mükemmel şekilde öğrenmek arasında çok büyük bir fark var.

It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers. - Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.

kendini beğenmiş
big-headed
kendini beğenmişlik
self-conceit
kendini bilen
self-conscious
kendini bir şey sanan
self righteous
kendini bir şey sanan önemsiz tip
pipsqueak
kendini kanıtlama
self-realization
kendini sevdiren
disarming
kendini tanımak
know oneself
kendini verme
absorption
kendini vermiş
engrossed
kendini yemek
(deyim) eat one's heart out
kendini yorma
take it easy
kendini çabuk toparlayan
resilient
kendini öldürme
suicide
kendini
urself
kendini
yourself

Make yourself presentable. - Kendinizi prezentabl yapın.

It's good to put yourself in someone else's place now and then. - Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.

kendini adamak
submit
kendini adamak
(deyim) consecrate to
kendini adamış
committed
kendini adayan kimse
knight
kendini aldatma
self-deception
kendini algılama
self perception
kendini algılama
self-concept
kendini anlama
self-understanding
kendini anlat
tell me about yourself
kendini ayarlama
self-control
kendini açma
(Pisikoloji, Ruhbilim) self-disclosure
kendini beğenme
selfesteem
kendini beğenme
self love
kendini beğenmek
full of oneself
kendini beğenmek
be full of oneself
kendini beğenmiş
sanctimonious
kendini beğenmiş
chesty
kendini beğenmiş
cavalier
kendini beğenmiş
pretentious
kendini beğenmiş
self loving
kendini beğenmiş
better-than-thou
kendini beğenmiş
bigheaded
kendini beğenmiş
important
kendini beğenmiş
holier than thou
kendini beğenmiş
big headed
kendini beğenmiş
snooty
kendini beğenmiş
snotty

She is a snotty child. - O kendini beğenmiş bir çocuk.

kendini beğenmiş
patronizing
kendini beğenmiş
priggish
kendini beğenmiş
complacent
kendini beğenmiş
jackanapeses
kendini beğenmiş
rodomontade
kendini beğenmiş
high flown
kendini beğenmiş
whippersnapper
kendini beğenmiş
upstage
kendini beğenmiş
self opinionated
kendini beğenmiş
self sufficient
kendini beğenmiş
patronising
kendini beğenmiş
self important
kendini beğenmiş
uppity
kendini beğenmiş
self righteous
kendini bilen
raising
kendini bilmek
have grown up
kendini bilmez
impertinent
kendini bilmez
presumptuous
kendini ifade
(Pisikoloji, Ruhbilim) self-expression
kendini kabul
self-acceptance
kendini koruma
self preservation
kendini koruma
self protection
kendini savunma
(Ticaret) self-defense
kendini savunma
(Askeri) self defence
kendini sevme
self-love
kendini sıkma
effort
kendini taşıyan
(İnşaat) self-supporting
kendini taşıyan
self supporting
kendini tutan
self-denying
kendini tutma
self-restraint
kendini tutma
self discipline
kendini tutma
self-control
kendini tutma
self-denial
kendini tutmak
control oneself
kendini unutmak
(deyim) forget oneself
kendini verme
devotion
kendini vermek
apply
kendini vermek
devote
kendini yöneten
self managed
kendini yükleme
(Bilgisayar,Teknik) bootstrap
kendini çekmek
draw away
kendini övmek
blow one's own horn
kendini tutmak
refrain
gevşeyip kendini koyuvermış
relaxation and self koyuvermış
kendini beğenmiş
Conceited, arrogant, haughty, immodest, cocksure, cocky, self-satisfied, self-important, self-righteous, bumptious, superior, supercilious
kendini beğenmiş
narcist
kendini bilmek
Know yourself
kendini bırakma
Do not leave yourself
kendini duyurmak
self-proclaimed
kendini düşünmek
consider themselves to
kendini evinde hisset
Make yourself feel at home
kendini geliştirme
self development
kendini gerçekleştirme
self-actualization
kendini gösterme
self-realization
kendini ifade etme
to express themselves
kendini kaybetmiş
lost
kendini topla
collect oneself
kendini yormak
exhaust itself
kendini zor tutmak
hardly contain yourself
kendini öne atan
self selected
kendini üzmek
hurt oneself