duraklı

listen to the pronunciation of duraklı
Türkçe - İngilizce
phys. stationary
durak
stop

Tokyo Station is the third stop. - Tokyo İstasyonu üçüncü duraktır.

Helen got off at the next stop. - Helen sonraki durakta indi.

duraklı vezin
lame verses
durak
station

Tokyo Station is the third stop. - Tokyo İstasyonu üçüncü duraktır.

The next stop is Berlin Central Station. - Bir sonraki durak Berlin Merkez İstasyonu

durak
rest
durak
depot
durak
(Dilbilim) hold
durak
full-stop
durak
(Bilgisayar) hop
durak
lay-by
durak
bus stop

Raised kerbs at bus stops should be mandatory. - Otobüs duraklarında yükseltilmiş bordürler zorunlu olmalıdır.

Tom saw a boy waiting at the bus stop. - Tom durakta bekleyen bir çocuk gördü.

durak
pause

Tom paused uncomfortably. - Tom rahatsız bir şekilde durakladı.

He paused to look at the poster. - O, postere bakmak için durakladı.

durak
mus. tonic note
durak
full point
durak
stopping place
durak
caesura
durak
poet. caesura
durak
full stop
durak
stand
durak
stop, bus stop; halt, pause, break; rest
durak
(bus, train, etc.) stop
durak
mus. rest
durak
halt, pause, break
durak
stending
durak
cease
Türkçe - Türkçe
Durağı olan
Hep aynı yerde kalan, hep aynı yerde tekrarlanan
duraklı dalga
Bütün noktaları aynı anda, zıt ve aynı fazlı titreşimler yapan dalga, kararlı dalga
Durak
tevakkuf mahalli
durak
Bir ölçü uzunluğunda susma
durak
Tren, tramvay, otobüs, minibüs gibi genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer: "İlk durakta otobüsten atlayarak geriye döndüm."- S. F. Abasıyanık
durak
Konuşmada, anlamın gerektirdiği biçimde kelimeler arasındaki ses kesintisi
durak
Diyafram değeri
durak
Tren, tramvay, otobüs, minibüs gibi genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer
durak
Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri
durak
Cümle sonundaki nokta