A prayer was said over his body.
- Onun bedenine dua edildi.
My prayer was answered.
- Benim duama cevap verildi.
We are all praying for Japan.
- Hepimiz Japonya için dua ediyoruz.
Tom always prays before eating.
- Tom her zaman yemekten önce dua eder.
There's nothing we can do to save Tom at this point. All we can do is pray.
- Şu anda, Tom'u kurtarmak için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Elimizden gelen şey dua etmektir.
We all knelt down to pray.
- Dua etmek için hepimiz diz çöktük.
I spent five days in that filthy well. In that moment, my only solution was praying.
- O pis kuyuda beş gün geçirdim. O anda tek çözümüm dua etmekti.
Praying for Tom is all you can do.
- Bütün yapabileceğiniz Tom için dua etmek.
She went down on her knees to pray.
- Dua etmek için dizlerinin üstüne çöktü.
We knelt down to pray.
- Biz dua etmek için diz çöktük.
Only prayers keep him alive.
- Onu sadece dualar hayatta tutar.
I want to thank everyone for their prayers.
- Herkese duaları için teşekkür etmek istiyorum.