direği

listen to the pronunciation of direği
Türkçe - İngilizce

direği teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

direk
{i} pole

That pole is not quite vertical. - Bu direk oldukça dikey değil.

Uranus tilts over so far on its axis that it rotates on its side. Because of this, its poles are sometimes pointed almost directly at the Sun. - Uranüs, ekseninde çok fazla yana yatar öyle ki yan tarafı etrafında döner. Bu yüzden, kutupları bazen neredeyse direk güneşi işaret eder.

direk
{i} mast
direk
post
burun direği
nasal septum
direk
stud
direk
{i} stake
direk
{i} column
direk
spar
direk
substantive
direk
standard
elektrik direği
lamp post
elektrik direği
transmission tower
evin direği
bread winner
montaj direği
pole
nihayet direği
terminal post
totem direği
totem pole
yelken direği
pole
direk
girder
direk
pile
direk
stanchion
direk
{i} strut
burnunun direği sızlamak
(deyim) Feel so sad, be so sad, be sick at heart, deplore
direk
beam
evin ana direği
home main mast
gemilerde güvertenin en yüksek direği
The highest mast in the deck of the ship
anten direği
antenna mast
bahar bayramı çiçekli direği
Maypole
bayrak direği
shaft
bayrak direği
flagstick
bayrak direği
flagstaff, flagpole, mast
bayrak direği
flagstaff, flagpole
bayrak direği
flagpole
bayrak direği
pole
bayrak direği
flagstaff
bağlama direği
belaying pin
baş direği
foremast
burnunun direği kırılmak
to be disturbed by a bad smell
burununun direği kırılmak
to feel suffocated by a bad smell
burununun direği sızlamak
1. to be in a lot of pain. 2. to be sorry for someone
can direği
sound post (of a violin)
direk
stick
direk
pole, post
direk
(Konuşma Dili) pillar, mainstay, central person
direk
beam, rafter
direk
atlas
direk
upright
direk
pylon
direk
backbone
direk
pole, post; mast, pole, spar; pillar, column
direk
pillar

Tithe was one of the pillars of the French Ancien Régime. - Aşar vergisi Fransız Eski rejiminin direklerinden biriydi.

A large pillar obstructs the view of the lake. - Büyük bir direk göl manzarasını engelliyor.

direk
flitch
direk
davit
elektrik direği
lamppost
evin direği
pillar of a home, mainstay of a family
fener direği
lamppost
finiş direği
winning post
gemi direği
mast

The mast broke and our ship went adrift. - Gemi direği kırıldı ve gemimiz akıntıya kapılıp gitti.

iskele direği
scaffolding pole
iskele direği
(İnşaat) scafoldingiskele pole
işaret direği
signal post, signpost
işaret direği
guidepost
işkence direği
stake

Mary was burned at the stake. - Mary işkence direğinde yakıldı.

kale direği
goal post
kale üst direği
crossbar
karyola direği
bedpost
kesilme direği
(Telekom) rupture post
kilise direği gibi
jocular thick (neck)
kontra babafingo direği
royal sail
kontra babafingo direği
royal
korkuluk direği
railing post
lamba direği
lamp pole
merdiven direği
newel
mizana direği
mizen
mizana direği
mizzen
mizana direği
mizzenmast
ocak direği
pit prop
pruva direği
foremast
seren direği ucu
yardarm
sokak aydınlatması direği
street-lighting pole
sokak lâmbası direği
lamppost
sürtünme direği
friction post
taban direği
dormer
tavan direği
(Otomotiv) roof rail
telefon direği
telephone mast
telefon direği
telegraph pole
telefon direği
telephone pole

The engineer climbed the telephone pole. - Mühendis telefon direğine tırmandı.

Tom climbed up the telephone pole. - Tom telefon direğine tırmandı.

telefon direği
telegraph post
telgraf direği
telegraph post
telgraf direği
telegraph pole
telsiz anten direği
radio mast
tırabzan başı direği
newel post
tırabzan direği
baluster
yol işaret direği
sign post
çadır direği
tent pole
çatı direği
puncheon, ridge pole
çatı direği
puncheon
ölçü direği
measuring staff
ışıklı yol direği
bollard