A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way.
- Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.
He was experienced in business.
- O, işte deneyimliydi.
The old man is wise and knows many things about life.
- Yaşlı adam hayat hakkında birçok konuda deneyimli ve bilgili.
She is old and experienced.
- O yaşlı ve deneyimli.
The old man is wise and knows many things about life.
- Yaşlı adam hayat hakkında birçok konuda deneyimli ve bilgili.
He is well versed in foreign affairs.
- O dışişlerinde iyi deneyimlidir.
That politician is well versed in internal and external conditions.
- O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
He's a seasoned investigator.
- O deneyimli bir dedektif.
My brother is a seasoned sailor.
- Erkek kardeşim deneyimli bir denizcidir.
According to my experience, it takes one year to master French grammar.
- Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
Our experiment went wrong last week.
- Geçen hafta deneyimiz kötü geçti.
Tom likes experimenting.
- Tom deneyimi seviyor.
Tom likes experimenting.
- Tom deneyimi seviyor.
Ben bunun en iyi yol olduğunu tecrübe ile öğrendim.
- Ben bunun en iyi yol olduğunu deneyimle öğrendim.