Seeing that movie is something like taking a trip to India.
- Filmi izlemek Hindistan'a bir yolculuk yapmak gibi bir şeydir.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
He never travels without taking an alarm clock with him.
- O yanında bir çalar saati almadan asla yolculuk yapmaz.
I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
I wish you a pleasant voyage.
- Sana hoş bir yolculuk diliyorum.
The long voyage was a trial for us.
- Uzun yolculuk bizim için çok zahmetli geçti.
I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
Travelling is easy these days.
- Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
I made a long journey last year.
- Geçen yıl uzun bir yolculuk yaptım.
The journey has just begun.
- Yolculuk henüz başladı.
Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas!
- Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!
Is it possible to travel at such a high speed?
- Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı?
Traveling by boat is a lot of fun, isn't it?
- Gemiyle yolculuk etmek çok eğlenceli, değil mi?
Do you like to travel by yourself?
- Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
We've been traveling for three days.
- Üç gündür yolculuk yapmaktayız.
I want to travel with you.
- Seninle yolculuk etmek istiyorum.
Do you like to travel by yourself?
- Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
- Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.