yazık!

listen to the pronunciation of yazık!
Türkisch - Englisch
shame

Shame on you for lying. - Yalan söylediğin için yazıklar olsun.

It's a shame Tom couldn't come, too. - Yazık olmuş Tom da gelemedi.

pity

It is a pity that you can't join us. - Ne yazık ki bize katılamazsın.

It's a pity you can't come. - Ne yazık ki gelemezsin.

{ü} alas

Alas, she died young. - Yazık, o genç yaşta öldü.

Alas, I've no time today. If I did, I'd go to the movies with you. - Ne yazık ki, bugün vaktim yok. Eğer olsaydı seninle sinemaya giderdim.

what a pity!
abject
dear
it's a pity

It's a pity you can't come. - Ne yazık ki gelemezsin.

It's a pity that Mary has no sense of humor. - Ne yazık ki Mary mizah duygusuna sahip değil.

pity, shame; What a pity!, What a shame!, Alas!
What a pity!/What a shame!
alack
what a pity !

What a pity I don't have a garden. - Ne yazık ki bir bahçem yok.

What a pity that then we did not understand this. - Ne yazık ki bunu o zaman anlamadık.

Türkisch - Türkisch
Acınma, üzüntü anlatır
Herkesi üzebilecek şey, günah
Kınama anlatır
Acınma, üzüntü anlatır: "Yazık, ben böyle olmasını istemezdim! Yazık, beş gün sonra bu tepeden inmek gerek..."- R. H. Karay