yavaşlatma

listen to the pronunciation of yavaşlatma
Türkisch - Englisch
deceleration
retardation
slowdown
inhibition
check
retard
moderation
yavaşlatmak
slow

The purpose of a roundabout is to slow down traffic. - Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.

yavaşlatmak
{f} decelerate
yavaşlatmak
slow down

The purpose of a roundabout is to slow down traffic. - Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.

yavaşlatmak
retard
yavaşlatmak
stay
yavaşlatmak
stem
yavaşlatmak
slowdown
yavaşlatmak
check
yavaşla
ease off
yavaşla
decelerate
yavaşla
{f} slow

Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down. - Cankurtaranlar kırmızı ışıklarda durmak zorunda değiller ama genellikle yavaşlarlar.

When you are driving, you should slow down on corners. - Araba sürerken virajlarda yavaşlamak zorundasınız.

yavaşla
{f} slowed

Tom slowed down at the stop sign, but didn't stop. - Tom dur işaretinde yavaşladı, ancak durmadı.

After the first year, the patient's recovery slowed to a standstill. - Birinci yıldan sonra, hastanın iyileşmesi durma noktasında yavaşladı.

yavaşla
slow up
yavaşlatmak
slow up
yavaşlatma eylemi
go slow
işi yavaşlatma
ca'canny
işi yavaşlatma
slowdown
işi yavaşlatma grevi
go-slow
korozyon yavaşlatma katkısı
corrosion inhibiting admixture
kritik yavaşlatma
(Gıda) critical damping
kurallara harfi harfine uyarak işi yavaşlatma
work to rule
yavaşlatmak
slacken
yavaşlatmak
slack
yavaşlatmak
go slow
yavaşlatmak
to slow, slow (something) down; to slacken; to retard
yavaşlatmak
to slow down, to retard
Türkisch - Türkisch
Yavaşlatmak işi
yavaşlatmak
Yavaşlamasını sağlamak, yavaşlamasına yol açmak, hızını kesmek
yavaşlatma
Favoriten