Ageing isn't good, but the alternative is no better.
 - Yaşlanmak iyi değildir ama alternatifi daha iyi değildir.
You can't run away from age.
 - Yaşlanmaktan kaçamazsın.
I want to grow old with you.
 - Seninle yaşlanmak istiyorum.
They don't want to grow old.
 - Yaşlanmak istemiyorlar.
His niece is attractive and mature for her age.
 - Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.
Wisdom does not automatically come with age.
 - Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.
I wet the bed until I was ten years old.
 - Ben on yaşına kadar yatağı ıslatırdım.
This grass is too wet to sit on.
 - Bu çim üstüne oturmak için çok yaş.
My father will soon be forty years old.
 - Babam yakında kırk yaşında olacak.
My father is only fifteen years old.
 - Benim babam sadece on beş yaşında.
Japan is trying to cope with the aging of its population.
 - Japonya nüfusunun yaşlanmasına karşı koymaya çalışıyor.
Physical changes are directly related to aging.
 - Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
Such fishes as carp and trout live in fresh water.
 - Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
Fish like carp and trout live in fresh water.
 - Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.
Older people are often afraid of trying new things.
 - Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
John lives in New York.
 - John New York'ta yaşar.
John is not as old as Bill; he is much younger.
 - John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
He is five years younger than me.
 - O, benden beş yaş küçük.
Tears came to my eyes.
 - Gözlerimden yaşlar geldi.
This song is so moving that it brings tears to my eyes.
 - Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.
The best time of life is when you are young.
 - Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır.
The best time of life is when we are young.
 - Yaşamın en iyi zamanı genç olduğumuz zamandır.
Ageing isn't good, but the alternative is no better.
 - Yaşlanmak iyi değildir ama alternatifi daha iyi değildir.
The pharmaceutical company is looking for the Elixir of Life to stop the ageing process.
 - İlaç firması yaşlanma sürecini durdurmak için hayat iksirini arıyor.