uzlaştırma

listen to the pronunciation of uzlaştırma
Türkisch - Englisch
(Avrupa Birliği) reconciliation
pacification
accommodation
conciliation

Conciliation is the matter of the law. - Uzlaştırma hukuk meselesidir.

(Politika, Siyaset) arbitration
eclecticism
peacemaking
mediator
uzlaştırmak
{f} reconcile
uzlaştırmak
compromise
uzlaş
reconcile

Sami and Layla decided to reconcile. - Sami ve Leyla uzlaşmaya karar verdiler.

Dan and Linda reconciled. - Dan ve Linda yeniden uzlaştı.

uzlaştırmak
conciliate
uzlaştırmak
pacify
uzlaş
make a compromise
uzlaş
{f} reconciling

Sami had no intention of reconciling with Layla. - Sami'nin Leyla ile uzlaşmak gibi bir niyeti yoktu.

uzlaş
compromise by
uzlaş
made a compromise
uzlaştırmak
patch up
uzlaştırmak
accommodate
uzlaştırmak
(Hukuk) to reconcile
uzlaştırmak
to reconcile, to conciliate
uzlaştırmak
to syncretize
Türkisch - Türkisch
Uzlaştırmak işi
telif
uzlaştırma kurulu
Toplu sözleşme görüşmelerinde tarafların uyuşmazlığa gitmeleri durumunda, uzlaşma sağlamak amacı ile grev ve lokavt kanununa göre oluşturulan, kararlarının yaptırım gücü olmayan kurul
Uzlaştırmak
telif etmek
uzlaştırmak
Uzlaşmalarını sağlamak
uzlaştırma
Favoriten