Aşkta ve savaşta her şey adildir.
 - All's fair in love and war.
Bay Hasimoto bize karşı adil.
 - Mr. Hashimoto is fair to us.
O oldukça makul bir fiyat.
 - That's a fairly reasonable price.
Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.
 - I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable.
O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur.
 - He speaks English fairly well.
Tom dün girdiği sınavda oldukça iyi yaptı.
 - Tom did fairly well on the test he took yesterday.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
 - I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Yaşam adil değil ama hala güzel.
 - Life isn't fair, but it's still good.
Gökyüzü güzel hava vaadediyor.
 - The sky promises fair weather.
Tom'un çok açık bir teni var ve güneşte kolayca yanar.
 - Tom has a very fair complexion and burns easily in the sun.
Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
 - I can read Chinese fairly well, but I can't write it very well.