Orada hıçkırarak ağlamakta olan bir kız çocuğuna rastladım.
- I found that there was a little girl sobbing.
O hıçkırarak ağlamaktan vazgeçmeyecek.
- She won't stop sobbing.
O, kayıp kız hıçkırıklar arasında adını söyledi.
- Between sobs, that lost girl said her name.
Onlar gitmeden önce onlara hoşça kal demeye git.
- Go say goodbye to them before they leave.
Tom romanı onlara önerdi.
- Tom recommended the novel to them.
O bana göre altı yıl kıdemli.
- She is senior to me by six years.
O, bana göre üç yıl kıdemli.
- She is senior to me by three years.
Kanatlarım olsa, sana uçarım.
- If I had wings, I would fly to you.
Bu kitap sana epey faydalı olabilir.
- This book may well be useful to you.
Avukat yeni yasayı bize açıkladı.
- The lawyer explained the new law to us.
Bay Hasimoto bize karşı adil.
- Mr. Hashimoto is fair to us.
Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun
- You live next to somebody I work with.
Bunu başka birine söyle.
- Tell it to somebody else.
Çek birine para ödeme yöntemidir.
- A check is a method of paying money to somebody.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Üzgünüm size yazmam uzun sürdü.
- Sorry it took me so long to write to you.
Ben size yazabildiğim kadar kısa sürede yazacağım.
- I will write to you as soon as I can.
O hıçkırarak ağlamaktan vazgeçmeyecek.
- She won't stop sobbing.
Onun kendi yatak odasında hıçkırarak ağladığını duyabiliyordum.
- I could hear her sobbing in her bedroom.
Ben bir orospu çocuğunun annesiyim.
- I'm the mother of a son of a bitch.
Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi?
- Have you ever shown your scar to someone?
Eğer uçağın kaza yapacağını birine söylersen, bu söylem hiç bir şey ifade etmeyecek.
- If you say this to someone whose plane is going to crash, this phrase is not going to mean anything.
Bunun için görünenden daha fazlası varsa, umarım bana söylersin.
- If there's more to this than meets the eye, I hope you'll tell me.
Bunun için anahtarınız var mı?
- Do you have the key to this?
Yatak odasına girerken, hıçkırmaya başladı.
- On entering the bedroom, she started sobbing.
Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Ona beş dolar ödedim.
- I paid five dollars to him.
Buna alışabildiğimi düşünüyorum.
- I think I could get used to this.
O elbiseyi buna tercih ederim.
- I prefer that dress to this one.
He doesn't love me! she sobbed.