İşlerimi düzeltmek yaklaşık bir hafta alacak.
 - It'll take about a week to straighten out my affairs.
Dişlerimi düzeltmek istiyorum.
 - I would like to have my teeth straightened.
Mary saçlarını düzleştirmek için bir ütü kullandı.
 - Mary used a flat iron to straighten her hair.
Tom kendini düzeltmezse hapsi boylayacak.
 - Tom is likely to end up in prison if he doesn't straighten up.
Tom kravatındaki düğümü düzeltti.
 - Tom straightened the knot on his tie.