Çekini imzalamak için bir kalem çıkardı.
 - He took out his pen to sign his check.
O, sözleşmeyi imzalamak zorunda bırakıldı.
 - He was compelled to sign the contract.
Bu siste yol işaretlerini göremiyorum.
 - I can't see the road signs in this fog.
O, benim onu izlemem gerektiğinin işaretini verdi.
 - He signaled that I should follow him.
Beyzbol takımına kaydolmak istiyorum.
 - I'd like to sign up for the baseball team.
İzleme ekibi için kaydolmak istiyorum.
 - I'd like to sign up for the track team.
Prospektüsler iki sponsor temsilci tarafından imzalanmalıdır.
 - Prospectuses must be signed by two sponsor representatives.
Lütfen burayı imzalayın.
 - Please sign your name here.
Prospektüsler iki sponsor temsilci tarafından imzalanmalıdır.
 - Prospectuses must be signed by two sponsor representatives.
Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
 - We were tied to our decision because we signed the contract.
Papaz haç işaretini yaptı.
 - The priest made the sign of the cross.
Espri anlayışı, düşük öz saygısının bir göstergesi olarak, kendini aşağılamak üzerine kuruluydu.
 - His sense of humor was self-deprecating, a sign of his low self-esteem.
Parlak kırmızı, Çin kültürünün göstergelerinden biridir.
 - Vermilion is one the signifiers of Chinese culture.
Duygularını ifade etmek, zayıflık belirtisi değildir.
 - Expressing your feelings is not a sign of weakness.