Definition von to get out of danger, avoid, shun, fly im Englisch Türkisch wörterbuch
- get out of
 - kurtulmak 
Bu labirentten kurtulmak çok zor.
 - This maze is very hard to get out of.
Bir defa kötü bir alışkanlığı başlayınca, ondan kurtulmak zor olabilir.
 - Once you've got into a bad habit, it can be difficult to get out of it.
 - escape
 -  {i} sızıntı
 - escape
 -  {f} kaçıp kurtulmak
 - get out of
 -  (Fiili Deyim ) -den dışarı çıkmak
 - escape
 -  {f} sızmak
 - escape
 - kaçılmak 
 - escape
 - akla gelmemek 
 - escape
 - kurtuluş/sızıntı/kaçış 
 - escape
 - savuşturmak 
 - escape
 -  {f} firar etmek
 - escape
 - yakayı sıyırmak 
 - escape
 -  (Tıp) Dışarı çıkma, salınma, serbest hale geçme (hormon v.s.)
 - get out of
 - kaçınmak 
 - get out of
 - uzak durmak 
 - escape
 -  (Bilgisayar) çık 
Tatile çıkmak istediler.
 - They wanted to escape on vacation.
Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.
 - Her name often escapes me.
 - escape
 -  {f} kaçak yapmak
 - get out of
 - (bir yerden) çıkmak 
 - get out of
 - bulaşmamak 
 - get out of
 - sızıntı yapmak 
 - get out of
 - dışarı çıkartmak 
 - get out of
 - -den çıkartmak 
 - get out of
 - -den elde etmek 
 - get out of
 - arabadan inmek 
Tom arabadan inmek istiyordu.
 - Tom wanted to get out of the car.
Tom arabadan inmek ve yürümek istedi.
 - Tom wanted to get out of the car and walk.
 - get out of
 - ağzından laf almak 
 - get out of
 - dışarı sızmak 
 - get out of
 - sıyrılmak 
 - get out of
 - bir şeyi elde etmek 
 - get out of
 - sakınmak 
 - get out of
 - -den yararlanmak 
 - get out of
 - birine boyun eğdirmek 
 - get out of
 - inmek 
Leyla arabadan inmek istedi.
 - Layla wanted to get out of the car.
Tom arabadan inmek istiyordu.
 - Tom wanted to get out of the car.
 - get out of
 - kaçak yapmak 
 - get out of
 - uzaklaşıp kurtulmak 
 - escape
 -  (Bilgisayar) öncelem
 - escape
 - (gaz/sıvı/vb.) sızma 
 - escape
 - atlatmak 
 - escape
 - kaçma 
Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.
 - Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
Kapıya doğru yöneldi ve kaçmaya çalıştı.
 - He made for the door and tried to escape.
 - get out of
 - elde etmek 
 - get out of
 - sorumluluktan kaçmak 
 - get out of
 - vazgeçebilmek 
 - get out of
 - kaç 
Kaç Tom. Çık buradan!
 - Run, Tom. Get out of here!
Buradan hemen kaçmalıyız.
 - We should get out of here now.
 - to get out
 - çıkmak 
 - escape
 -  {f} kurtulmak, paçayı kurtarmak; atlatmak
 - escape
 -  {i} kaçış, kaçma, firar
 - escape
 -  {f} kurtulmak
 - escape
 -  {f} gözünden kaçmak; aklından çıkmak
 - get out of
 - bırakabilmek 
 - get out of
 - kazanmak 
 - get out of
 - sağlamak