İnsanların yeni mallara harcamak için daha fazla parası vardı.
 - People had more money to spend on new goods.
Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.
 - I didn't want to spend any more time trying to convince Tom to study French.
Para harcamak seni mutlu eder mi?
 - Does spending money make you happy?
Para harcamak beni mutlu etmez ama bir şeyler almak eder.
 - Spending money doesn't make me happy, but buying things does.
Eğer zayıflamak istiyorsan bir günü yemeksiz geçir.
 - If you want to lose weight, spend a day without meals.
Aileme yemek pişirmek için gereğinden daha fazla zaman harcamayacağım.
 - I didn't want to spend any more time than necessary cooking for my family.
Hayatımı seninle geçirmek istiyorum.
 - I want to spend my life with you.
Seninle biraz zaman geçirmek istiyorum.
 - I want to spend some time with you.
Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız.
 - We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
 - She earns more than she spends.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
 - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.