Onun bir ayağı çukurda.
 - He's got one foot in the grave.
Tom'un bir ayağı çukurda.
 - Tom has one foot in the grave.
O, ciddi şekilde kalabalığa hitap etti.
 - He addressed the crowd gravely.
Başkanın ciddi sorumlulukları var.
 - The president has grave responsibilities.
Sır ünlü filozofun mezarında gömülü kaldı.
 - The secret remained buried in the grave of the famous philosopher.
Fadıl, işaretsiz bir mezara gömüldü.
 - Fadil was buried in an unmarked grave.
Dan bir kamyon tarafından çarpıldı ve ağır bir şekilde yaralandı.
 - Dan was struck and gravely injured by a truck.
Uluslararası durum önemli hâle geliyor.
 - The international situation is becoming grave.
Önemli endişelerim var.
 - I have grave concerns.
Bütün hayatım boyunca böyle kasvetli bir mezarlık görmedim.
 - Never in all my life have I seen such a dreary graveyard.
He hath graven and digged up a pit. —Ps. VII 16 (Book of Prayer).