the starting point of a logical deduction or thought; (basis)

listen to the pronunciation of the starting point of a logical deduction or thought; (basis)
Englisch - Türkisch

Definition von the starting point of a logical deduction or thought; (basis) im Englisch Türkisch wörterbuch

base
üs

Soğuk Savaş döneminde Küba ve Vietnam'da Sovyet deniz ve hava deniz üsleri vardı. - In the Cold War era, Soviet naval and air bases existed in Cuba and Vietnam.

Buraya yakın bir askeri üs var. - There is a military base near here.

base
(Kimya) Baz

Onlar bazen beyzbol oynarlar. - They sometimes play baseball.

Bodrum duvarında bazı çatlaklar var. - There are some cracks in the basement wall.

base
{i} alt

Simyagerler adi metalleri altına ve gümüşe dönüştürmeye çalıştılar. - Alchemists tried to transmute base metals into gold and silver.

Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi. - The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold.

base
{i} kök
base
(fiil) dayandırmak, kurmak, tesis etmek
base
süfli
base
değersiz
base
başlama sayısı
base
(İnşaat) süpürgelik
base
(Arkeoloji) sütun altlığı
base
{f} dayan

Bu hikaye gerçek olaylara dayanmaktadır. - This story is based on actual events.

Komedyenler şakalarını şiddetli ölüm ya da ciddi kazalar gibi trajik durumlara dayandırırlar. - Comedians base their jokes on tragic situations like violent death or serious accidents.

base
düzlem

Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır. - Geometry is based on points, lines and planes.

base
merkez

Corsairfly, Paris merkezli bir havayoludur. - Corsairfly is an airline based in Paris.

Şirketimizin merkezi Tokyo'dadır. - Our company's base is in Tokyo.

base
{s} alçak, adi, rezil
base
(Mühendislik) taban, kaide, temel
base
baseboard süpürgelik
base
{i} başlangıç sayısı
base
{i} depart
base
(Tıp) Esas, baz, temel
Englisch - Englisch
base
the starting point of a logical deduction or thought; (basis)
Favoriten