Tom felt lonely and abandoned.
- Tom yalnız ve terk edilmiş hissetti.
Tom is hiding in an abandoned building on Park Street.
- Tom Park caddesinde terk edilmiş bir binada saklanıyor.
Marilla felt deserted by everyone. She could not even go to Mrs. Lynde for advice.
- Marilla kendini herkes tarafından terk edilmiş hissetti. Tavsiye için Bayan Lynde'ye bile gidemedi.
Tom felt a little uneasy as he walked down the deserted street in the middle of the night.
- Tom gecenin ortasında terk edilmiş sokaktan aşağıya doğru yürürken biraz huzursuz hissetti.
I feel abandoned by the only woman I love.
- Ben, sevdiğim tek kadın tarafından terkedilmiş hissediyorum.
The small town, abandoned long ago, seems frozen in time.
- Uzun zaman önce terkedilmiş küçük kasaba zamanla donmuş gibi görünüyor.
The town was desolate after the flood.
- Kasaba selden sonra terkedilmişti.
The place is almost deserted.
- Yer neredeyse terkedilmiş.
The whole building was deserted.
- Bütün bina terkedilmişti.