He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
- Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
We must work hard to finish this task before Friday.
- Bu görevi Cuma gününden önce tamamlamak için çok çalışmalıyız.
It'll take a long time for me to finish this.
- Bunu tamamlamak çok zamanımı alacak.
Tom is always sleeping in class. It almost seems like he goes to school just to catch up on his sleep.
- Tom her zaman sınıfta uyuyor. Neredeyse o sadece uykusunu tamamlamak için okula gidiyor gibi görünüyor.
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
Let's complete this picture quickly.
- Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
I intend to carry this project through to completion.
- Bu projeyi tamamlamak niyetindeyim.
He had a share in completing the job.
- O, işi tamamlamada pay sahibi oldu.
Tom certainly had a point when he said we should allow more time to complete the project.
- Projeyi tamamlamak için daha çok zaman ayırmamız gerektiğini söylediğinde Tom'un kesinlikle bir fikri vardı.
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
He had a share in completing the job.
- O, işi tamamlamada pay sahibi oldu.
I'm not completing your assignments.
- Ben senin ödevlerini tamamlamıyorum.
The new railway is not completed yet.
- Yeni demiryolu henüz tamamlanmış değildir.
After months of negotiations, the peace treaty was completed.
- Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.
He finished his chores in no time.
- O, işlerini hiç vaktinde tamamlamadı.
Tom never finishes anything.
- Tom asla hiçbir şeyi tamamlamaz.