Let's complete this picture quickly.
- Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
I'm not completing your assignments.
- Ben senin ödevlerini tamamlamıyorum.
He had a share in completing the job.
- O, işi tamamlamada pay sahibi oldu.
After months of negotiations, the peace treaty was completed.
- Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.
I completed the university course comfortably.
- Üniversite sürecini rahatlıkla tamamladım.
I have to complete it as soon as possible.
- En kısa sürede onu tamamlamak zorundayım.
Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
- Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
Tom is always sleeping in class. It almost seems like he goes to school just to catch up on his sleep.
- Tom her zaman sınıfta uyuyor. Neredeyse o sadece uykusunu tamamlamak için okula gidiyor gibi görünüyor.
Fadil has returned to the construction site to finish all the job there.
- Fadıl oradaki bütün işi tamamlamak için şantiyeye geri döndü.
You didn't give Tom enough time to finish.
- Tom'a tamamlamak için yeterli zaman vermedin.