It was a cat starved to skin and bones.
- Bir deri bir kemik açlıktan ölmüş bir kediydi.
Dogs often bury bones.
- Köpekler genellikle kemikleri gömerler.
Tom donated his bone marrow to save the cancer victim's life.
- Tom kanser kurbanının hayatını kurtarmak için kemik iliğini bağışladı.
I am donating bone marrow.
- Kemik iliği bağışı yapıyorum.
She suffers from osteoporosis.
- O, kemik erimesinden muzdarip.
My father suffers from osteoporosis.
- Babam kemik erimesinden acı çekiyor.