Just as the Americans like baseball, the British like cricket.
- Tıpkı Amerikalıların Beyzbolu sevdiği gibi, İngilizler kriketi severler.
There is real love just as there are real ghosts; every person speaks of it, few persons have seen it.
- Tıpkı gerçek hortlaklar olduğu gibi gerçek aşk vardır; her insan onun hakkında konuşur, çok az sayıda insan onu görmüştür.
I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all.
- Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam.
You have to do it, just like we all do.
- Bunu yapmak zorundasın, tıpkı hepimizin yaptığı gibi.
I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all.
- Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam.
It's just like rats leaving a sinking ship.
- Tıpkı batan bir gemiyi terkeden fareler gibi.
It's just like walking on the moon.
- Bu tıpkı ayda yürümek gibi bir şey.
When I grow up, I want to be just like my father.
- Büyüyünce tıpkı babam gibi olmak istiyorum.