Kadını nerede gördün?
 - Where did you see the woman?
İran, Amerikalı kadının serbest bırakılmasını engelliyor.
 - Iran balks at release of American woman.
O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.
 - He left his wife and shacked up with a woman half her age.
Şu kadın onun karısı olmalı.
 - That woman must be his wife.
Şu kadını görüyor musun? O benim eşim.
 - Do you see that woman? She's my wife.
Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
 - My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
 - It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
Güzel bir Estonyalı bayanla evleneceğim.
 - I will marry a beautiful Estonian woman.
Polonyalı bir bayanla evlendim.
 - I am married to a Polish woman.
Ev kadınların dünyasıdır, dünya erkeklerin evidir.
 - The home is the woman's world, the world is the man's home.