On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
- It is difficult to translate a poem into another language.
Tom resme bir daha baktı.
- Tom took another look at the picture.
Tom onu bir daha denemeye karar verdi.
- Tom decided to give it another try.
Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
- Is this a different word or just another form of the same word?
Bu, farklı bir çift ayakkabı.
- This is an another pair of shoes.
Otobüsler art arda ayrıldı.
- The buses left one after another.
Ayrıca başka bir nedeni vardı.
- There also was another reason.
Lütfen bana başka bir tane daha gösterin.
- Please show me another one.
Bu odayı sevmiyorum. Başka bir tane alabilir miyim?
- I don't like this room. May I have another one?
Size bir tane daha alabilir miyim?
- Can I get you another one?
O, birayı bitirdi ve bir tane daha ısmarladı.
- He finished the beer and ordered another.
Sen kendi suçlarını hatırladığında, başka birininkini unutursun.
- When you remember your own crimes, you forget another's.
Başka biri oldum gibi hissediyorum.
- I feel like another person.
Ünlü yazar bir başka en çok satan kitabı oluşturdu.
- The famous author created another best-selling book.
Onlar bunu bir başka gün bitirecekler.
- They'll finish this another day.
Bir ağaç ölürse yerinde bir başkası yetişir.
- If a tree dies, plant another in its place.
Başkasını bulmalıyım.
- I have to find another one.
Bir gün geçti. Sonra diğeri.
- One day passed. Then another.
Her ev diğerine yakındır.
- Each house is near another.
Fadıl asla başka birisine zarar veremez.
- Fadil can never hurt another person.