O, bildiğim kadarıyla, güvenilir bir arkadaştır.
- He is, so far as I know, a reliable friend.
Bildiğim kadarıyla, o hâlâ bekâr.
- So far as I know, she is still unmarried.
O, zamanında varmak için koştu.
- He ran, so as to arrive on time.
İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.
insofar as (or that), to the extent that, to such an extent.