Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
- Let's complete this picture quickly.
Zaman çabucak geçiyor.
- Time passes by quickly.
Onlar hızla evlerini terk ettiler.
- They left their house quickly.
O hızla merdivenlerden yukarı gitti.
- She quickly went up the stairs.
O, şık bir şekilde giyinmişti.
- She's smartly dressed.
Lütfen mümkün olduğunca çabuk eve gel.
- Please come home as quickly as possible.
Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.
- I need it as quickly as possible.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.
- At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.
Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor.
- I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.
Ses çok hızlı şekilde hareket eder.
- Sound travels very quickly.
Biz onu oldukça hızlı şekilde onardık.
- We fixed that pretty quickly.
... we should do it smartly and go after folks who are criminals, gang bangers, people who ...