small, diminutive, trifling, not much

listen to the pronunciation of small, diminutive, trifling, not much
Englisch - Türkisch

Definition von small, diminutive, trifling, not much im Englisch Türkisch wörterbuch

little
{s} ufak

O yumuşak kilden ufak bir heykel yaptı. - He made a little statue out of soft clay.

Onun başarılı olacağına dair ufak bir umut var. - There is little hope that he will succeed.

little
küçük

Sana küçük bir şey getirdim. - I brought you a little something.

O suda küçük bir bot ile denize açılıyor. - He is sailing a little boat on the water.

little
{s} az
little
azıcık

Sahip olduğu azıcık parasını kaybetti. - She lost what little money she had.

Sahip olduğum azıcık bilgiyi ona verdim. - I gave her what little information I had.

little
{s} az: There's little time left. Az zaman kaldı
little
be.az miktarda
little
genç

Tom senin kızından biraz daha genç. - Tom is a little younger than your daughter.

Benim için biraz çok gençsin. - You're a little too young for me.

little
önemsiz

Karıncaların yaşamını önemsiz sayma. - Don't think little of the ants' lives.

little
değersiz
little
Little Dipper Küçükayı takımyıldız
little
{s} cici
little
(isim) az miktar, ufak şey, az zaman
little
{s} dar görüşlü

Ne yazık ki o bu değişiklikleri kabul etmek için biraz fazla dar görüşlüdür. - Unfortunately he's a little too narrow-minded to accept these changes.

little
az miktar
little
ehemmiyetsiz
little
hemen hemen hiç

Anne kızlarına hemen hemen hiç bir şey söylemedi. - The mother said little to the daughters.

Anne oğullarına hemen hemen hiç bir şey söylemedi. - The mother said little to the sons.

little
(sıfat) küçük, ufak, az, dar görüşlü, bayağı, adi
little
{i} az zaman

Bir sonraki trenden önce az zamanımız var. - We have a little time before the next train.

Boşa geçirecek çok az zamanımız var. - We have little time to waste.

little
hemen hiç gibi
Englisch - Englisch
{a} little
small, diminutive, trifling, not much
Favoriten