Understanding you is really very hard.
- Seni anlamak gerçekten çok zor.
If it hadn't been for you, he would still be alive.
- Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.
And if I lose thy love, I lose my all.
- Ve senin aşkını kaybedersem her şeyimi kaybederim.
This business plan of yours seems almost too optimistic. All I can say is I hope it's more than just wishful thinking.
- Senin bu iş planı neredeyse çok iyimser görünüyor. Bütün söyleyebileceğim onun bir boş hayalden daha fazlası olduğunu ummamdır.
The notebook is not yours. It's his.
- Defter senin değil, onundur.
He has a son of your age.
- Senin yaşında bir oğlu var.
The fluency of your English is amazing.
- Senin İngilizcenin akıcılığı şaşırtıcı.
I really look forward to your visit in the near future.
- Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
Was Ms. Kato your teacher last year?
- Geçen sene Bayan Kato senin öğretmenin miydi?
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
Here is a letter for you.
- İşte senin için bir mektup.
senin de hayırlı olsun.
senin gibi birini istiyorum.
I've been looking for a girl like you.
- Senin gibi bir kız arıyorum.
I never thought I would find a woman like you.
- Senin gibi bir kadın bulacağımı asla düşünmedim.
çamaşır makinesi senin olsun.
I thought you wouldn't come.
- Senin gelmeyeceğini düşündüm.
I just asked because I thought you would know.
- Sadece senin bileceğini düşündüğüm için sordum.
Are you completely through with your homework?
- Sen tamamen ödevlerin aracılığıyla mısın?
Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
- Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
Hear all, see all, say nowt. Ate all, sup all, pay nowt. An if ever tha does anythin for nowt, mek sure tha does it for tha sen..