Hadi ne kurtarabilirsek kurtaralım.
- Let's salvage what we can.
Sami kariyerini kurtardı.
- Sami salvaged his career.
Hasarlı borudan su akıyordu.
- Water was coming out of the damaged pipe.
Hasarlı saygınlığını onarmayı denedim.
- I tried to repair his damaged prestige.
Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
- The roof was damaged by the storm.
Zarar görmüş itibarını tamir etmeye çalıştım.
- I tried to repair his damaged prestige.
Kasırga küçük eve hasar verdi.
- The hurricane damaged the small house.
Sami, Leyla'nın itibarına hasar verdi.
- Sami damaged Layla's reputation.
Bu skandal, şirketimizin kamuoyundaki imajına ciddi olarak zarar verdi.
- This scandal has severely damaged the public image of our company.
Kuraklık oradaki tüm ürünlere zarar verdi.
- The drought damaged all the crops there.