sabıkalı

listen to the pronunciation of sabıkalı
Türkisch - Englisch
{i} criminal

Tom knew Mary wasn't a criminal. - Tom Mary'nin bir sabıkalı olmadığını biliyordu.

I didn't know Tom was a criminal when I first met him. - İlk tanıştığımızda Tom'un bir sabıkalı olduğunu bilmiyordum.

previously convicted
previously convicted of a crime
recidivist
picaroon
previous offender, past offender; hardened criminal
recidivous
law
convicted previously
{i} repeater
sabıkalı fotoğrafları arşivi
rogue's gallery
sabıkalı olmak
have a record
sabıkalı olmak
have a criminal record
tekrar suç işleyen sabıkalı
repeater
tekrar suç işleyen sabıkalı
recidivist
Türkisch - Türkisch
Sabıkası olan
SABIKALI
Sabıkası olan: "Bugün medeniyet ve insaniyetin düşmanları olan canileri, sabıkalıları o arıyor, o takip ediyor, o buluyor."- Ö. Seyfettin
sabıkalı
Favoriten