I can't make out these figures.
- Bu şekilleri anlayamam.
I figured it was easier to do it this way.
- Onu bu şekilde yapmanın daha kolay olduğunu düşündüm.
It is said that cats can change shape.
- Kedilerin şekil değiştirebildikleri söylenilmektedir.
Our political system was shaped by feudal traditions.
- Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
- Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
A form appeared in the darkness.
- Karanlıkta bir şekil belirdi.
I'm sorry, I'll pay you back in kind.
- Özür dilerim. Aynı şekilde sana geri ödeyeceğim.
The plane turned sharply to the right just before it crashed.
- Uçak parçalanmadan az önce, keskin bir şekilde sağa döndü.
Tom doesn't know how things turned out this way.
- Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Britain faced dangerously low supplies of food.
- İngiltere tehlikeli şekilde düşük gıda malzemeleri ile karşı karşıya idi.
The victim's body was lying face down on the rug.
- Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu.