result; discovery, something found; verdict, judgment, sentence (law)

listen to the pronunciation of result; discovery, something found; verdict, judgment, sentence (law)
Englisch - Türkisch

Definition von result; discovery, something found; verdict, judgment, sentence (law) im Englisch Türkisch wörterbuch

finding
bularak
finding
kalıntı
finding
keşfedilmiş şey
finding
bulunmuş
finding
(Bilgisayar) bulunuyor
finding
(Bilgisayar) aranıyor
finding
{f} bul

Onun bürosunu bulmak kolaydı. - Finding her office was easy.

İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım. - I had great difficulty in finding my ticket at the station.

finding
{i} bulgu

Tom'un bulgularımı tasdik etmesini istedim. - I asked Tom to confirm my findings.

Bu önemli bir bulgudur. - This is a significant finding.

finding
{i} keşif
finding
{i} bulunmuş/keşfedilmiş şey
finding
{i} bulma

Onun bürosunu bulmak kolaydı. - Finding his office was easy.

Onun bürosunu bulmak kolaydı. - Finding her office was easy.

finding
{i} karar

Hangisini alacağımıza karar vermeyi zor buluyoruz. - We're finding it difficult deciding on which one to buy.

Hangisini alacağıma karar vermeyi zor buluyorum. - I'm finding it difficult deciding on which one to buy.

finding
{i} huk. (jürinin verdiği) karar
finding
{i} sonuç
finding
{i} buluş
Englisch - Englisch
{i} finding
result; discovery, something found; verdict, judgment, sentence (law)
Favoriten