Tom son dönemlerde şişmanladı.
- Tom has put on weight recently.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Son zamanlarda, o çok fazla içki içiyor.
- Recently, he's been drinking too much.
Eninde sonunda kim karar verecek?
- Who will ultimately decide?
Son günlerde Tom'un sağlığı çok bozuldu.
- Tom's health has declined a lot recently.
Son günlerde Fransa'dan döndü.
- He has recently returned from France.
Tom son zamanlarda çok sayıda yeni şarkıları nasıl söyleyeceğini öğreniyor.
- Tom has recently been learning how to sing a lot of new songs.
Kısa süre önce yeni kız arkadaşını annesine tanıttı.
- He just recently introduced his new girlfriend to his mother.
Geçenlerde bir araba kazası geçirdim.
- I was recently in an automobile accident.
Geçenlerde diş macunumun markasını değiştirdim.
- I've recently changed brands of toothpaste.
Tom yakınlarda seninle konuştu mu?
- Has Tom talked to you recently?
Yakınlarda aynaya baktınız mı?
- Have you looked in a mirror recently?
O, oldukça yakın zamanda oldu.
- It happened quite recently.
Tom ve Mary çok yakın zamanda evlendiler.
- Tom and Mary got married very recently.
Tartışma şiddetli ve ahenkli ama sonuçta inandırıcı değil.
- The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.
Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
- So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
Bu aralar IT sertifikasyonlarına çalışmak için epey zaman harcıyorum.
- I've been spending a lot of time studying for IT certifications recently.
Şu sıralar BT sertifikasyonlarına çalışmaya çok vakit harcıyorum.
- I've been spending a lot of time studying for IT certifications recently.
Şu sıralar bu problemi tartıştık.
- We have recently discussed this problem.
Az önce Tom'u terk ettim.
- I only just left Tom.
Sadece az önce geldim.
- I've only just arrived.
Onlarla daha yeni tanıştım.
- I only just met them.
Tom'u uzun zamandır tanıyor musun? Hayır, daha yeni tanıştım.
- Have you known Tom for a long time? No, I've only just met him.
I've only just cleaned the floor, and you've made muddy tracks!.
... Recently we launched two more ...
... But just very recently we published North ...