Tom Mary'yi gördüğüne hoş bir şekilde şaşırmıştı.
- Tom was pleasantly surprised to see Mary.
Tom hoş bir şekilde şaşırmış görünüyordu.
- Tom seemed pleasantly surprised.
Dün gece güzel bir rüya gördüm.
- I had a pleasant dream last night.
Bugün güzel bir gündü.
- Today was a pleasant day.
Eski arkadaşımla buluşmak çok hoştu.
- Meeting my old friend was very pleasant.
Hiçbir şey sabah yapılan bir yürüyüş kadar hoş değil.
- Nothing is as pleasant as a walk in the morning.
Platoda yürüyüş yapmak zevklidir.
- It's pleasant to take a walk on the plateau.
Kırsalda gezmeyi zevkli buldum.
- I found it pleasant walking in the country.
Hayatta hiçbir şey keyifli değildir.
- Nothing is pleasant in life.
Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
- What a pleasant journey we had!
... although impressive in southeast amongst interior remains pleasantly simple ...