Onun tarafından hoş bir şekilde şaşırdım.
- I'm pleasantly surprised by that.
Tom hoş bir şekilde şaşırmış görünüyordu.
- Tom seemed pleasantly surprised.
Başkalarına güzel bir şekilde davranmak benim için çok zordu.
- It was hard for me to act pleasantly to others.
Gemi ile okyanusu geçmek çok güzel.
- It is very pleasant to cross the ocean by ship.
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Hiçbir şey sabah yapılan bir yürüyüş kadar hoş değil.
- Nothing is as pleasant as a walk in the morning.
Kırsalda gezmeyi zevkli buldum.
- I found it pleasant walking in the country.
Platoda yürüyüş yapmak zevklidir.
- It's pleasant to take a walk on the plateau.
O çok keyifli görünüyor.
- He seems very pleasant.
Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
- What a pleasant journey we had!
... although impressive in southeast amongst interior remains pleasantly simple ...