Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- He's opposed to racial discrimination.
Onun söylediğine karşıyım.
- I'm opposed to what he said.
Ben bu projeye karşıyım.
- I am against this project.
Üniversite arkadaşım terör karşıtı.
- My university friend is against terror.
O, sözleşmeye aykırıdır.
- That's against the contract.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.
- The European currencies have weakened against the dollar.
Yen dolar karşısında hâlâ düşük.
- The yen is still low against the dollar.
Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok.
- You don't need a PhD in quantum physics to be against nuclear war.
Tom plana karşı çıktı.
- Tom opposed the plan.
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
- We opposed his plan to build a new road.
Kırmızı yeşilin aksine bir tehlike işaretidir.
- Red, as opposed to green, is a sign of danger.
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
- We opposed his plan to build a new road.
Onun söylediğine karşıyım.
- I'm opposed to what he said.
... as opposed to maybe only one. ...
... Not very much, except it's mobile apps as opposed to ...