Tom got extraordinary grades.
- Tom'un olağanüstü dereceleri var.
Tom is an athlete with extraordinary strength.
- Tom olağanüstü gücü olan bir atlettir.
Mr. Suzuki is an outstanding scientist.
- Bay Suzuki olağanüstü bir bilim adamıdır.
Tom is an outstanding actor.
- Tom olağanüstü bir oyuncudur.
Iceland was fantastic.
- İzlanda olağanüstüydü.
Tom is an exceptional basketball player.
- Tom olağanüstü bir basketbol oyuncusudur.
Sherlock Holmes had exceptional problem-solving skills.
- Sherlock Holmes'ün olağanüstü problem çözme becerileri vardı.
The view from the mountain top was spectacular.
- Dağın tepesinden manzara olağanüstüydü.
Tom lived in a spectacularly beautiful place.
- Tom olağanüstü manzaralı güzel bir yerde yaşadı.
It was an incredible place.
- Olağanüstü bir yerdi.
That story is too incredible to be true.
- O hikaye gerçek olmak için çok olağanüstü.
Guglielmo is the best student I know. He learns instantly and has a phenomenal memory.
- Guglielmo bildiğim en iyi öğrencidir. O anında öğrenir ve olağanüstü bir hafızaya sahiptir.
He lifted the car with his phenomenal strength.
- O, olağanüstü gücüyle arabayı kaldırdı.
The resemblance is uncanny.
- Benzerlik olağanüstü.
Tom and Mary have an extraordinarily happy marriage.
- Tom ve Mary'nin olağanüstü mutlu bir evlilikleri var.
Tom was extraordinarily handsome.
- Tom olağanüstü yakışıklı idi.
You're a remarkable person.
- Sen olağanüstü bir insansın.
He has a remarkable aptitude for music.
- Onun müziğe olağanüstü bir yeteneği var.
They are the extreme cases.
- Onlar olağanüstü durumlar.
I have to go to a special meeting.
- Olağanüstü bir toplantıya gitmem gerekiyor.