Hasta tamamen iyileşti.
 - The patient made a full recovery.
O, kendisinin hasta olduğuna inandırdı.
 - She made believe that she was sick.
Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı.
 - A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine.
Onun kalesi kırık camdan yapılmıştı.
 - His castle was made of broken glass.
Tom bir deli gibi çalıştı.
 - Tom worked like a madman.
Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.
 - The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes.
Bugün mümkünse Tom'dan uzak durmalısın. O sana çok kızgın.
 - You should avoid Tom today if at all possible. He's very mad at you.
Eşiniz size çok kızgın.
 - Your wife is mad at you.
Hiçkimseye sinirli değilim.
 - I'm not mad at anybody.
Çağırılmadığı için sinirliydi.
 - He was mad because he was not invited.
Bir çılgınla benim aramdaki tek fark benim bir çılgın olmamamdır.
 - The only difference between me and a madman is that I'm not mad.
Tom çılgın gibi görünüyor.
 - It looks like Tom is mad.
O kadar üzgündü ki neredeyse çıldırmıştı.
 - He was so sad that he almost went mad.
... most new jobs in america over the past five years my administration has made ...
... You'll find all sorts of elements that can only be made in a supernova. ...