O, o giysilerin içinde tuhaf görünüyor.
 - She looks odd in those clothes.
Dün Tom'un bana bakış şekli hakkında bir tuhaflık vardı.
 - There was something odd about the way Tom looked at me yesterday.
Onu acayip bulmadığını mı demek istiyorsun?
 - Do you mean you don't find that odd?
O gerçekten acayip bir kimse.
 - He's really an oddball.
Onun davranışı bugün çok gariptir.
 - His behavior is very odd today.
Tom'un yüzünde garip bir ifade vardı.
 - Tom had an odd look on his face.
Tom ihtimallerin farkındadır.
 - Tom is well aware of the odds.
Tom bir şeyin tuhaf olduğunu fark etti.
 - Tom noticed something was odd.
Mary tek sayılardan hoşlanmaz.
 - Mary does not like odd numbers.
Bir, üç, beş, yedi ve dokuz tek sayılardır.
 - One, three, five, seven and nine are odd numbers.
Bir, üç, beş, yedi ve dokuz tek sayılardır.
 - One, three, five, seven and nine are odd numbers.
Bir, üç ve beş tek sayılardır.
 - One, three, and five are odd numbers.
Leyla'nın giderek artan orandaki garip davranışları onun anne ve babasını çok endişelendiriyordu.
 - Layla's increasingly odd behavior worried her parents a lot.
Şair, yirmi küsur yıl burada yaşadı.
 - The poet lived here some twenty odd years.